Üniversite tercihi yaparken dikkat etmeniz gereken kriterler!...

1 senelik maraton bitti. Bitmekle kalmadı sonuçları bile açıklandı. Şimdi öğrenciler sonuçlarına göre harıl harıl tercih edecekleri okul üzerinde düşünüyorlar. "Şurayı yazsam mı?", "Burası nasıl?" gibi sorular dönüp dolaşıyor kafanızda biliyoruz..:)

 

Aslında o kadar detaylı düşünmeye gerek yok sevgili okurlar. Olay son derece basit, sadece dikkatli olmanız gereken bazı hususlar var. Bunları, nacizane bir tavsiye olarak okurlarımızla maddeler halinde paylaşmak istedik. Şimdi; alıyorsun eline kağıdı kalemi, başlıyorsun düşünmeye, kendince çizelgeni oluşturuyorsun..

 

İşte; üniversite tercihinde bulunurken dikkat etmeniz gereken kriterlerin başlıcaları:
 

1)Puanınızı tam anlamıyla karşılasın


 

Eğer yüksek bir puan yaptıysanız ya da puanınız her kaçsa; bunun size getirdiği haklardan en verimli şekilde yararlanmaya özen gösterin. Bazı öğrenciler arada epey bir puan farkı olmasına rağmen ama şehir dışına gitmek, ama “o okulu gözü tutmamak” gibi etkenlerden dolayı buna pek yanaşmazlar. Haklısınız, yazının sonunda söylediğimi gibi aslında okulların puan sıralaması yapılırken belli bir aralıkta olanların puanlarının birbirine göre yüksek olmasının tek sebebi daha işlek bir yerde bulunması gibi etkenler olabiliyor mesela.. Ama bu durumu abartmamak lazım.

Örneğin Uşak’ta bir öğrencisiniz. İstanbul’da bir üniversiteyi tutturacak kadar puan yaptınız. Uşak Üniversitesi ile Afyon Kocatepe Üniversitesi arasında tercih yaparken, il değiştirmektense Uşak’ta kalmanız anlaşılabilir. Fakat Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi gibi seçeneklere rağmen yine böyle bir strateji izliyorsanız, o zaman abartısız bir şekilde söylüyorum ki öğrenci kardeşim: DÜNYALARI KAYBEDİYORSUN.

Ya da mesela Gemi Mühendisliği istiyorsunuz, puanınız uçak mühendisliğine yetecek kadar yüksek oldu. Eğer mesleki tercihiniz kesinse bölümü değiştirmeyin sırf puanınız yüksek diye. Gemi mühendisliğine girin 1. sıradan gitsin...

O yüzden üşenme, erinme, eğer ki bariz bir fark varsa, ne pahasına olursa olsun puanının hakkını ver. Üniversite hayatında tecrübelendikçe bunun ne demek olduğunu bizzat anlayacaksın.


2)Tabii puanınızı bulunduğunuz şehrin dışındaki üniversiteler karşılıyorsa, bunun da iyi bir değerlendirmesini yapmalısınız



 

Evet, az önce söylediğimiz mevzuya değinmiş olduk bir nevi.. Eğer başarılı bir öğrenciyseniz ama İstanbul dışında yaşıyorsanız büyük ihtimalle şehir dışında okumak durumunda kalacaksınız. Şehir dışında okumak eğlencelidir, macera doludur, 4 sene arkadaşlarınızla biriktireceğini müstakbel anıların sizi beklediği hayatınızın en güzel dönemeçlerinden biridir. Ama gelin görün ki davulun sesi uzaktan gözüktüğü kadar hoş değildir…


 

Nerde kalacağınıza bağlı olmakla birlikte geçiminizi sağlamak adına, kendi ayaklarınız üzerinde durmak adına önemli sorumluluklarla karşı karşıya kalacaksınız. Ailenizin size para gönderiyor olması yetmez, yine de o yalnızlığı hissedeceksiniz. Memleketini özleyen çok kişi vardır üniversiteye gelip de..


 

İstanbul’da yaşıyorsanız eğer zaten durumlar biraz daha değişiyor. Ya en fazla her gün bir uçtan bir uca yol tepmek zorunda kalırsınız ya da puanınız düşük olduğu için şehir değiştirirsiniz..:)

 

3)Mesela eğer şehir dışına gidecekseniz, yurtta veya öğrenci evinde kalacak olmanıza göre şehrin enflasyonunu iyi belirleyin, vs. vs.


 

Şehir dışına gidecekseniz büyük ihtimalle İstanbul olacak bu ama tabii ki de İstanbul’daki üniversitelerden ibaret değil birinci sıralar. Mesela bunu Kocaeli’si var. Sakarya’sı var, Bursa’sı var, İzmir’i var, vs. vs…

 

Kararınızı verdiniz. “Ben kalabilirim ya yaparım ben..” dediniz. Her şey çok güzel. Burada şunun kararını vermeniz gerkiyor: Öğrenci yurdunda mı kalacaksınız? Yani daha disiplinli, daha masrafsız bir şekilde.. Yoksa daha özgür bir öğrenci evi yaşantısını mı tercih edeceksiniz? İşte; seçtiğiniz yaşantıya göre, bulunduğunuz ildeki fiyatları, hayat standartlarını çok iyi araştırın, planınızı çok iyi yapın..

 

Mesela İstanbul’da 3 odalı, öğrenciye uygun biraz derme çatma bir evin kirası bile 1800 TL’yi bulabilir. (Daha ucuzu vardır ama standart oalrak..) Bu durumda kişi başı 600 TL ayırmalısınız. Faturalar ve ev masraflarını da üçe bölerseniz +750 TL de oradan, sizin kişisel harcamalarınız da hadi öğrencisiniz, minmal harcayaksınız +800 falan, toplam ne yaptı? 2150 TL yaptı. Yuvarlarsak; yetişkin bir İstanbul öğrencisinin ayda 2000-2500 TL arası paraya ihtiyacı olduğunu görüyoruz.. Bunun bir kısmını karşılamak için çalışmayı mı düşünüyorsunuz? Yoksa aileniz hepsini karşılayacak güçte mi? Bu şekilde bir gelir-gider hesabı yapın, kararınızı verin… (İstanbuldaki fiyatları yazarken benim de içim acıdı evet...)

 

 

4)Seçeceğiniz okulu aynı zamanda istediğiniz bölüme endeksli olarak da değerlendirin.



 

Bazı okullar, bazı bölümler hususunda belirgin şekilde çok daha iyi olabiliyorlar. Eğer ki seçtiğiniz meslek puan tuttuğu için yerleştiğiniz bir meslek değilse, yani çocukluğunuzdan beri falan idealinizse, buna çok dikkat etmeniz gerekir. O yüzden bu madde çok önemli. Dikkat etmeden seçseniz de bir şey kaybetmezsiniz, ama +500 olmak varken +50 olmak zorunda kalırsınız mesela…

 

Örnekleyelim hemen: İnşaat mühendisliği istiyorsunuz diyelim. İstanbul Teknik, Yıldız, ODTÜ… bunların hepsinde var.. Hepsi de birbirinden yüksek puanlı, Türkiye’nin en iyi üniversiteleri.. Ama şöyle bir araştırdığınız zaman İTÜ’nün İnşaat Mühendisliğinin yıllardan beri şirketlerle, uluslararası platformlarla iş birliği yaparak harika projelere imza attığını, en iyi ar-ge’nin, en iyi kurumsal çalışmalara zemin hazırlayan etkinliklerin İTÜ’den çıktığını gördünüz. O zaman puanınız daha yüksek olsa bile İTÜ’yü tercih ediniz.. Üniversitelerin yüksek puanlarının gerçek yaşantıyla ve iş hayatıyla entegrasyonu söz konusu olduğunda bazen sembolik olabildiğini unutmayınız..:)

 

Bu yüzden; bir bölümü mutlak bir şekilde istiyorsanız, yani kafanızda başka alternatif yoksa, puanınızın tutacağı muhtemel okulların ama araştırma babında ama okul sonrasında yaptıkları çalışmaları çok iyi araştırın. Sizin gitmek istediğiniz çizgiyle uyuşuyor mu uyuşmuyor mu kararınızı verin..

 

5)Okulunuzun mümkünse adam akıllı bir bahçesi, kampüs alanı olsun..:)



 

Evet… Yıl 2018 olunca günümüzde bir apartman kadar alana kurulmuş özel üniversiteler, öğrencilerin şöyle çimlere uzanabileceği, gepgeniş alanın keyfini çıkarabileceği, içinden “ben üniversiteliyim uleeynn” diyebileceği bahçeleri bile olmayan çeşitli devlet üniversiteleri dahi türedi. Bu bölümü fazla uzatmayacağım bir spesifik bir dipnot…:D Allahınızı severseniz şu bilindik üniversite temasına uyan, doğru düzgün kampüsü, bahçesi, dinlenme tesisileri olan tercihleri yapın...

 

6)Okulunuzda yapılan kulüp faaliyetleri, sektör-öğrenci buluşmaları gibi etkinlikler çok, ama çok önemli, demedi demeyin.



 

Maddi sorunlar ve yerleşim planından sonra, bölümünüze odaklı düşünmeniz gereken bakış açısından sonra geldik en önemli kısma: Dersler haricindeki etkinlikler… Yerine göre derslerden daha etkili olan bu etkinlikler, bir öğrencinin kesinlikle ihmal etmemesi, hazır bedava ve öğrenciye uygun imkanlar varken, dışarıda part time iş yapmayan bir öğrencinin alabildiğine boş vakti mevcutken dibine kadar yararlanması gereken etkinliklerdir..

 

Üniversitedeyken üşenmeyip daha 20-21 yaşında o kadar insanı organize edip, sağa sola imzaya koşuşturup kulüp kuran bir sürü genç gördüm. Çok güzel etkinlikler organize ediyorlar, prestij sağlıyorlar, katılımcı öğrenciler sertifika alıyorlar, kendilerini geliştiriyorlar, sektör-öğrenci buluşması yapıyorlar, vs. vs.. Buna karşın, boş vakti olduğu halde bir dönüp bakmayan, boş vakitlerini çay-sigara-batak üçlüsüyle geçiren, hatta “Bizi bozar. Boş iş onlar” gibi söylemlerle kulüp çalışmalarını gereksiz bulan bir sürü insan gördüm. Sonuç ne mi? Ben söylemeyeyim, siz tahmin edin..:)

 

Arkadaşlar; okuduğunuz bölümdeki teorik dersler bu işin bilgeliğine sizi hazırlıyorsa, bölümünüze ait kulübün faaliyetleri de sizi iş hayatına karşı kapsamlı bir çıraklıktan geçiren harika fırsatlar bütünüdür. Dışarıda binlerce liralık ücret ödeyerek edinebileceğiniz sertifikaların, görebileceğiniz insanların kulüp etkinliği sayesinde bedavaya gelmeleri, bulunduğunuz sektörle ilgili inanılmaz faydalı atölyeler ve çalışmalar.. Hepsi de birbirinden önemli şeyler… Yapmazsanız ne olur? Bir şey olmaz.. Mezun olduktan sonra bu sefer de iş hayatını yeni öğrenmeye başlayan, pratiğini yeni oturtmaya başlayan, olabilecek en düşük maaşla işe başlayan standart bir çalışan olursunuz, o kadar..:)

 

Tabii bu etkinlikler esnasında sektöre yönelik çeşitli çalışma imkanları da ortaya çıkıyor. Özellike 3. ve 4. sınıf öğrencileri için. Mesela son yıllarda revaçta olan uzun dönemli stajlar (son sınıf öğrencileri birkaç dersleri kalınca özellikle yaparlar), kulüp içi faaliyetleriniz ve etkniliğiniz sayesinde yararlandığınız kaliteli staj fırsatları gibi unsurlar.. Bunlar kilit noktalardır, demedi demeyin.. Yaşayan bilir..

 

Bu yüzden; seçeceğiniz okuldaki ders dışı, iş hayatına yönelik faaliyetlere iyi bakın.. Mesela sayısal öğrencileri için örnekleyecek olursak; genelde ağır dersleri ve ar-ge proje odaklı yetiştiriciliğiyle tanınan İTÜ; iş hayatına atılmak isteyen birisi için ağır gelebilir. YTÜ’yü tercih etmesi ve kendini pratik, sout anlamda geliştirmesi yeterli olabilir.. Bazı okulların yaptıkları imajlar da farklı olabiliyor böyle...

 

7)Unutmayın; gelecekte “birey” olarak sizi siz yapacak olan şey, bölümünüzü başarıyla bitirmek kadar aynı zamanda okulda yaptığınız kültürel-sanatsal faaliyetler olacak.



 

Bu yüzden gittiğiniz okulun faaliyetlerini iyi kontrol edin. Ayrıca katılın da…:) Mesela sayısal öğrencisi olmanız edebi, tiyatral, vs. bir faaliyetle, en azından bir sporla uğraşmanız için engel değil. Bunu klişe bir cümle olarak söylemiyorum, kime sorsanız aynısını söyleyecek: Gelişmiş ülkelerde öğrencilerin en az nor ortalaması kadar okulu esnasında ilgilendiği hobilere, insanlarla etkileşim kabiliyeti, sahip olduğu çok yönlülük gibi unsurlara da dikkat edilmektedir. Lütfen, ama lütfen kendinizi mesleğiniz dışındaki bir alanda geliştirin 4 sene boyunca. Mümkünse sanat olsun..:) Çocukluğunuzdan beri ilgilendiğiniz bir hobi varsa onu devam ettirin, vs. vs.

 

Sadece ortanca seviye olarak derslerinize bakıp sonra da yoğun iş hayatına kapılıp giderseniz orta yaşlarınıza doğru çok pişmanlık çekersiniz.

 

8)Seçtiğiniz okulla, okuldan sonra gitmek istediğiniz yok birbirine uyumlu olsun.



 

Aslında yukarıda verdiğimiz İTÜ örneğini burada verseydik daha uygun olabilirdi. Şimdi burada pek çok kişi itiraz edecek ama ben örnek olması babında söylüyorum. Baş edebilecekseniz tabii ki de İTÜ’yü tercih edersiniz. Ama demek istediğim şu; öğrencinin biri akademik kariyer yapmak istemektedir. O zaman onun için mümkün mertebe yüksek not ortalaması, mümkünse 3.50’nin üzeri seviyeler, teorik, araştırma geliştirme babında ne varsa öğrenmek en iyisi olacaktır.. Ama siz iş hayatına atılmak ve kariyerin dibine vurmak istiyorsanız o teorik bilgilerin, arşatırma faaliyetlerinin çoğu gereksiz olacak sizin için. Gereksiz derken, işinize yaramayacak bir bilgiyi hafızanızda tutuyor olacaksınız. Bırakın uzmanlar ilgilensin, siz daha işlevsel, daha hızlı kararlar almak zorunda kalacaksınız.

 

Bu yüzden; tercih etmek istediğiniz gelecek hangisiyse (henüz kararınızı vermediyseniz bu maddeyi es geçin), mutlaka bu planınızı da göz önünde bulundurun.

 

9)Çok önemli faktörlerden biri; puanınıza yazık olacak gibi bir düşünceyle aslında istemediğiniz, daha yüksek bir bölümü yazmayın.



 

Olabilir, eskaza sınavdaki konular basit gelmiş olabilir. Yüksek puan yapmış olabilirsiniz. Ama bu, daha yüksek bir bölümü seçmeniz gerektiği ve onu da illa ki yapabileceğiniz anlamına gelmiyor. Yani çocukluğundan beri makine mühendisliği isteyen bir adam, çok çok yüksek puan yaptı diye neden tıp seçsin, öyle değil mi?… Yapamayacak ki.. Aklı makine mühendisliğinde kalacak yine...

 

10)Son olarak; eğer İstanbul’daki okullara puanınız yetiyorsa hayatınızın 4 yılında bu fırsatı kaçırmayın derim..:)



 

Evet, bizden söylemesi.. Geçinmesi zordur, pahalıdır, kalabalıktır, metropoldür, vs. vs.’dir ama öğrencilik ve İstanbul birleşirse gerçekten hayatınızın en güzel 4 yılını yaşarsınız.





Author

Feyyaz Yükselci


Beğenebileceğiniz postlar


Türkiyedeki En İyi 9 Teknik Üniversite Hakkında 9 Kısa Bilgi
8/1/2018 1:54:23 PM
Üniversite nedir, ne değildir?
8/2/2018 8:33:31 AM
Üniversite tercihi yaparken dikkat etmeniz gereken kriterler!...
8/3/2018 12:44:23 PM
Vakıf Üniversitesi mi Devlet Üniversitesi mi
8/3/2018 1:38:45 PM
How to: Write a killer application essay!
4/4/2020 8:42:09 AM
Application Process UK- Step by Step
4/7/2020 10:32:58 AM
Personal vs. practical: How private to get in your PS?
4/8/2020 7:54:28 AM
Application Process Canada- Step by Step
4/10/2020 8:52:29 AM
Application Process USA- Step by Step
4/24/2020 9:27:47 AM
Application Process European Universities- Step by Step
4/25/2020 1:52:57 PM
“Liberal Arts Colleges in the USA-how attractive are they for Turkish students?”
4/27/2020 9:57:02 AM
STUDY IN SWEDEN
4/30/2020 10:58:56 AM
What to master before moving!
4/30/2020 11:34:28 AM

Popular Posts

Türkiyedeki En İyi 9 Teknik Üniversite Hakkında 9 Kısa Bilgi

​Türkiye’deki teknik üniversitelerin kıyaslamasını hiç merak ettiniz mi? Şöyle kısa ve öz bir şekilde olmak kaydıyla teknik üniversitelerimizin sıralamasını biliyor musunuz? İşte size hepsinin yanıtla...

Application Process European Universities- Step by Step

1. School List 2. Applications 3. CV 4. Personal Statement 5. Sending Scores 6. Visa

Majors : What is Aerospace Engineering?

Aerospace Engineering As the principal branch of engineering concerned with the development of flight vehicles, Aerospace Engineering (AE) is one of the most promising career paths within the STEM ...

What to master before moving!

Whether college will be your first time moving away from your family, or the next step in your already independent life, there are some things you should know before packing your bags. These are some ...

STUDY IN SWEDEN

Bachelor programs in Sweden are 3 years full time..

“Technology Has Made Our Lives Easier.”

A cliché statement that everyone loves to use implying that we don’t have to go by the riverside to wash our laundry by hand, nor do we have to manually do housework or heat our homes with stoves.