Öğrenci evleri ayrı bir başlıktır, ayrı bir mizah, ayrı bir drama konusudur üniversite hayatında. Zorlukları olduğu gibi, kalmayanları adeta kıskançlıktan çatlatan eşsiz avantajları, eşsiz güzellikleri de mevcuttur. Peki nedir bunlar? Hadi hep beraber şöyle bir bakış atalım. Keyifli okumalar..:)
1)Eve giriş çıkış saati diye bir şey yoktur sizin için…
Bir insanın ‘Benim kafam bozuk sahile ineceğim. Ben bugün eve gitmeyeceğim ya.’ demesi ve ceketini aldığı gibi dışarı çıkması kadar güzel bir yaşam tarzı var mıdır yav.. Ama ailenizle kaldığınız zaman işler öyle olmuyor işte, yurtta kaldığınız zaman da olmuyor. Aslında ailenizin tutumuna, görüşlerine de bağlı bu olay ama genelde tablo değişmiyor. Özellikle kız öğrenciyseniz… Yeni şehre alışa alışa, kalabalıktan biraz daha cesaret ala ala akşamları çıkıp arkadaşlarınızla çekirdek çitlemeye alışırsınız, rahat rahat geezip tozarsınız. Ama baba evinde hadi diyin bakalım ‘Benim canım sıkıldı çarşıya ineceğim biraz diye…:)’
Yurtta kalanlar için de büyük ölçüde aynı durum var. Yurda giriş çıkış saati denen bir şey var. Yurtta gösterilmesi gereken belli başlı davranışlar bütünü var. Aksini sergilemek disiplin kuruluna sebep olabilir. Bunun gibi sebepler...
2)Ev arkadaşlarınızla sorun olmadığı sürece dağınıklığa dair bir sorun da…
Evin ortak kullanım alanlarını dağıtmadığınız sürece pek sorun olmuyor genelde. Hatta hepiniz dağınıksanız vur patlasın çal oynasın…:) Öğrencilik hayatım boyunca kendi odasında dağınıklıktan, pasaklılıktan, 5 gündür alıp de çöpe atmadığı dibinde biraz kalmış bira şişesinden ötürü içerisinde yeni yaşam örnekleri oluşmuş odalara şahit oldum…:D
Ee insanlar nedense düzenli olmayı zamanla, doğal akışında öğreniyorlar. Erkekler genelde hayatı ciddileşince, evlenince, çocuk sahibi olunca her şeyi daha muntazam yapmaya başlıyorlar. Kızlar genelde daha düzenli oluyor tabii. Ama Rock’n Roll kızlarımız da yok değil..:D
Sonuç olarak; ev arkadaşlarınızın prensiplerini ihlal etmediğiniz sürece istediğiniz gibi kıyafetleriniz masanızın üzerinde, defterleriniz kitaplarınız yatağın önünde, çalışma masanız ters dönmüş bir şekilde kullanabilirsiniz odanızı. Kimsecikler karışmaz, hatta baya namınız olur bu doğal halinizden ötürü..:))
3)Alkol kullanıyorsanız eğer, bahsetmiyorum bile…:D
Yani bu maddeyi yazmadan önce düşündüm biraz. Sonuç itibariyle alkol kullanmayanlar da olabilir, yazıda bunu görmek hoşnutsuzluk yaratır mı acaba diye ama öyle bir şey hissedeceğinizi sanmıyorum alkol kullanmayan kardeşler.. Zaten büyük çoğunluk bu maddeye dahil. Sizler bunu es geçebilirsiniz..
Lafı fazla uzatmayacak olursak durum belli: Bir yanda aile evi ya da giriş saatine kadar yetişilmesi gereken, kesinlikle alkol sokulmayan yurt; bir yanda kafanıza estiğinde önceden buzlukta tuttuğunuz buz gibi, ama nasıl buz gibi birayı gecenin 1’inde 2’sinde alıp, kapağını o ‘flopp’ sesiyle açmanız ve usulca yudumlamaya başlamanız...
4)Sohbetin, muhabbetin bini bir paradır…
Hem aileyle kalmaktan, hem de yurtta kalmaktan daha kraldır bu olay. İnsanın özellikle ev arkadaşlarıyla yemek masrafları, faturaları, ev kirası, ev hallerinin tüm versiyonları ortak olunca, lise arkadaşlığı dışında daha güçlü hiçbir bağı olmayan arkadaşlıklar doğuyor. Evinize gelen misafirler, sizin gittiğiniz evler falan filan derken hayatınız boyunca sohbetin, muhabbetin, kardeşliğin, maceranın dibine vurduğunuz en güzel zamanlardan birini yaşıyorsunuz.
5)Yaşadığınız maddi sıkıntılar yer yer sizi zorlayabilir. Ama hepsi de bundan 5 sene sonrasında bir daha geri gelmeyecek olan eşsiz tatlılıkta anılardır..
Bu anekdotu birçok yerde görürsünüz. Öğrenci evinde kalan adam ev geçindirmeyi de öğrenir. Bakmayın öyle basit bir şey gibi gözüktüğüne, çoğu kişi ailesinden ayrılmak zorunda kaldığında ev kirası, faturalar, normalde anne babanın hallettiği tüm ev işleri, yemek yapacak birinin olmaması derken sudan çıkmış balığa döner bir süre. Ama siz bu şoku en hardcore’undan olacak şekilde öğrenci evinde çoktaan atlatmışsınızdır. Yarın bir gün iş bulduğunuz şehirde kendi yaşam alanınızı oluşturmak son derece basit bir olaydır sizin için...
6)Baştan aşağı ev geçiminden sorumlu olmak, zaman zaman geçirdiğiniz sinir krizlerine rağmen sizi epey büyüten sorumluluklardır.
E bu kadar sorumluluk varken insan hiç değişmez mi. Tabii ki de değişir. Hem de bayağı bir olgunlaşır, bayağı bir güçlenir. Öğrenci evinde kalmak size ders hayatı dışında birçok sorumluluğu, beraber geçinmeyi, hayat bilgisine dair her şeyi öğreten ayrı bir okuldur aslında...
7)Hele bir de part time işlerde çalışıp kendi geçiminizi sağlıyorsanız, kimseye hesap vermeden çekip çevirdiğiniz o evin keyfini sürmek…:))
Bakın zorlukları bir yana hiç itiraz etmeyin. Bu olayın keyfi başka.. İlk maaşımın, ilk hak ettiğim kazancın keyfini hiç unutmam. Her gün mesainizi harcayarak, emek vererek siz kazanmışsınızdır o parayı. Boş vakitlerinizde dolaşırken cebinizde bulunan o paranın nereye gittiğine dair hesap vermeniz gereken kimse yoktur. Anneniz ‘Para üstünü harcama’ diye tembih etmez. Babanız ‘Ne kadar para harcıyorsun oğlum sen böyle’ demez. İsterseniz bir günde hepsini ezin. Bir kereliğine görmemişliğinizi yaşamak, sarhoşluğunu yaşamak dışında hiçbir sorun yaşamazsınız. Sonra da rayına oturur zaten..
Haa bir de bu parayla ev geçindiriyorsanız, bir de çevrenizde eskilerden kimse yoksa.. Af edersiniz de isterseniz geçindirdiğiniz o evin salonunun ortasına tüy dikin, kimse karışamaz size..:D Mabedinizdir orası sizin...
8)Ev arkadaşlarınızla sahip olduğunuz kardeşlik, bir omür boyu sürecek olan tanışıklık ise ayrı bir paha biçilemez olay…
Çoğu başarılı ortaklıklar, çoğu efsanevi girişimler, bunlar olmasa bile yaşlılıklarında, evlendikten sonra bile görüşen çoğu insanlar üniversite hayatından tanışan arkadaşlardır. Arkadaşlardan bir alt küme olarak da en içten olanları tabii ki de ev arkadaşlarıdır..:) Üniversitede yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmeyen arkadaşlarınızın değerini bilin, çünkü büyük ihtimalle birbirinizin evlilik heyecanlarını, birbirinizin çocuk sevinçlerini, birbirinizi yaşlılığını hala görüyor olacaksınız..
9)E tabi hem kızlar hem erkekler için geçerli.. Kendi mekanınızda kızlı erkekli yiyip içmenin özgürlüğü de cabası…
İnsansınız sonuçta. Bütün arkadaşlarınız erkek ya da bütün arkadaşlarınız kız mı olacak? Hep böyle kafe köşelerinde mi görüşeceksiniz..:)) Çalışarak didinerek kendinize ait bir dört duvar olmasının yararını bir kez daha görüyorsunuz sevgili okurlar..:)
10)Bakmayın siz yemek yapma konusunda yaşadığınız sıkıntılara.. 4 senelik ev hayatı size bayağı bayağı amatör eğitimi vermiş olur mutfak konusunda..:)
Ailesiyle yaşayan ya da yurtta kalan çoğu kişi hala bu beceriden yoksundur. Ama siz aç kalmamak için öyle bir öğrenirsiniz ki yemek yapmasını, yarın bir gün arkadaşlarınıza şekil olsun diye yaparsınız, parmaklarını yerler. ‘Ben ne ara böyle yemek yapmaya başladım?’ diye kendiniz de şaşırırsınız..:)
11)Alışverişte, kirada, faturada, her şeyde ama her şeyde ‘Öğrenciyiz abi’ deme özgürlüğü…
Filmlerdeki ‘Ben Amerikan vatandaşıyım.’ sözü gibi bir şey bu…:D Diğer öğrenciler de öğrenci tabi ama evde kaldığınız söyleyince daha bir acıyor insanlar size..
12)Özellikle ailesiyle kalanlarla kıyaslarsak, ailenize istediğiniz gibi yalan söyleme özgürlüğü…D
Aileniz her gün yanınızdayken ‘E hani hiç ders çalışmıyorsun hiç mi vizen finalin yok senin.’ lafları dönebilir arada sırada. Oysa öğrenci evinde kalanların şehir dışında yaşayan aileleri genelde dönemlik raporlar halinde alır bu bilançoyu. Yani bütün dönem boyunca takılıp takılıp vize zamanı sabahlarsanız, sonuç itibariyle iyi notlar almanız halinde kimse size karışmadan özgürce düzeninizi halletmiş olursunuz..:D
13)Bütün detayları saydık tek bir cümleyle özetleyebiliriz bunu: ÖZGÜRSÜNÜZ ÖZGÜR!…
Öğrenci evinin zorlukları?… E tabii ki olacak onlar. Özgürlüğün bir bedeli var sevgili dostlar.. Ne demişler: ‘Çalışmak özgürleştirir..’ Hadi Türk atasözü de olsun: ‘Zahmetsiz rahmet olmaz…:)’
Eklemek istediğiniz, bu kıskançlıktan çatlanılası avantajlar konusunda eklemek istediğiniz bir şey mi var? Ya da katılmadığınız bir konu mu? Lütfen yorum kısmında belirtin, öğrenci evlerinin avantajları gerçekten birer avantaj mı, değil mi hep birlikte görelim..:) Haa bir de beğendiyseniz yazıyı paylaşmayı unutmayın lütfen..:)
1)Eve giriş çıkış saati diye bir şey yoktur sizin için…
Bir insanın ‘Benim kafam bozuk sahile ineceğim. Ben bugün eve gitmeyeceğim ya.’ demesi ve ceketini aldığı gibi dışarı çıkması kadar güzel bir yaşam tarzı var mıdır yav.. Ama ailenizle kaldığınız zaman işler öyle olmuyor işte, yurtta kaldığınız zaman da olmuyor. Aslında ailenizin tutumuna, görüşlerine de bağlı bu olay ama genelde tablo değişmiyor. Özellikle kız öğrenciyseniz… Yeni şehre alışa alışa, kalabalıktan biraz daha cesaret ala ala akşamları çıkıp arkadaşlarınızla çekirdek çitlemeye alışırsınız, rahat rahat geezip tozarsınız. Ama baba evinde hadi diyin bakalım ‘Benim canım sıkıldı çarşıya ineceğim biraz diye…:)’
Yurtta kalanlar için de büyük ölçüde aynı durum var. Yurda giriş çıkış saati denen bir şey var. Yurtta gösterilmesi gereken belli başlı davranışlar bütünü var. Aksini sergilemek disiplin kuruluna sebep olabilir. Bunun gibi sebepler...
2)Ev arkadaşlarınızla sorun olmadığı sürece dağınıklığa dair bir sorun da…
Evin ortak kullanım alanlarını dağıtmadığınız sürece pek sorun olmuyor genelde. Hatta hepiniz dağınıksanız vur patlasın çal oynasın…:) Öğrencilik hayatım boyunca kendi odasında dağınıklıktan, pasaklılıktan, 5 gündür alıp de çöpe atmadığı dibinde biraz kalmış bira şişesinden ötürü içerisinde yeni yaşam örnekleri oluşmuş odalara şahit oldum…:D
Ee insanlar nedense düzenli olmayı zamanla, doğal akışında öğreniyorlar. Erkekler genelde hayatı ciddileşince, evlenince, çocuk sahibi olunca her şeyi daha muntazam yapmaya başlıyorlar. Kızlar genelde daha düzenli oluyor tabii. Ama Rock’n Roll kızlarımız da yok değil..:D
Sonuç olarak; ev arkadaşlarınızın prensiplerini ihlal etmediğiniz sürece istediğiniz gibi kıyafetleriniz masanızın üzerinde, defterleriniz kitaplarınız yatağın önünde, çalışma masanız ters dönmüş bir şekilde kullanabilirsiniz odanızı. Kimsecikler karışmaz, hatta baya namınız olur bu doğal halinizden ötürü..:))
3)Alkol kullanıyorsanız eğer, bahsetmiyorum bile…:D
Yani bu maddeyi yazmadan önce düşündüm biraz. Sonuç itibariyle alkol kullanmayanlar da olabilir, yazıda bunu görmek hoşnutsuzluk yaratır mı acaba diye ama öyle bir şey hissedeceğinizi sanmıyorum alkol kullanmayan kardeşler.. Zaten büyük çoğunluk bu maddeye dahil. Sizler bunu es geçebilirsiniz..
Lafı fazla uzatmayacak olursak durum belli: Bir yanda aile evi ya da giriş saatine kadar yetişilmesi gereken, kesinlikle alkol sokulmayan yurt; bir yanda kafanıza estiğinde önceden buzlukta tuttuğunuz buz gibi, ama nasıl buz gibi birayı gecenin 1’inde 2’sinde alıp, kapağını o ‘flopp’ sesiyle açmanız ve usulca yudumlamaya başlamanız...
4)Sohbetin, muhabbetin bini bir paradır…
Hem aileyle kalmaktan, hem de yurtta kalmaktan daha kraldır bu olay. İnsanın özellikle ev arkadaşlarıyla yemek masrafları, faturaları, ev kirası, ev hallerinin tüm versiyonları ortak olunca, lise arkadaşlığı dışında daha güçlü hiçbir bağı olmayan arkadaşlıklar doğuyor. Evinize gelen misafirler, sizin gittiğiniz evler falan filan derken hayatınız boyunca sohbetin, muhabbetin, kardeşliğin, maceranın dibine vurduğunuz en güzel zamanlardan birini yaşıyorsunuz.
5)Yaşadığınız maddi sıkıntılar yer yer sizi zorlayabilir. Ama hepsi de bundan 5 sene sonrasında bir daha geri gelmeyecek olan eşsiz tatlılıkta anılardır..
Bu anekdotu birçok yerde görürsünüz. Öğrenci evinde kalan adam ev geçindirmeyi de öğrenir. Bakmayın öyle basit bir şey gibi gözüktüğüne, çoğu kişi ailesinden ayrılmak zorunda kaldığında ev kirası, faturalar, normalde anne babanın hallettiği tüm ev işleri, yemek yapacak birinin olmaması derken sudan çıkmış balığa döner bir süre. Ama siz bu şoku en hardcore’undan olacak şekilde öğrenci evinde çoktaan atlatmışsınızdır. Yarın bir gün iş bulduğunuz şehirde kendi yaşam alanınızı oluşturmak son derece basit bir olaydır sizin için...
6)Baştan aşağı ev geçiminden sorumlu olmak, zaman zaman geçirdiğiniz sinir krizlerine rağmen sizi epey büyüten sorumluluklardır.
E bu kadar sorumluluk varken insan hiç değişmez mi. Tabii ki de değişir. Hem de bayağı bir olgunlaşır, bayağı bir güçlenir. Öğrenci evinde kalmak size ders hayatı dışında birçok sorumluluğu, beraber geçinmeyi, hayat bilgisine dair her şeyi öğreten ayrı bir okuldur aslında...
7)Hele bir de part time işlerde çalışıp kendi geçiminizi sağlıyorsanız, kimseye hesap vermeden çekip çevirdiğiniz o evin keyfini sürmek…:))
Bakın zorlukları bir yana hiç itiraz etmeyin. Bu olayın keyfi başka.. İlk maaşımın, ilk hak ettiğim kazancın keyfini hiç unutmam. Her gün mesainizi harcayarak, emek vererek siz kazanmışsınızdır o parayı. Boş vakitlerinizde dolaşırken cebinizde bulunan o paranın nereye gittiğine dair hesap vermeniz gereken kimse yoktur. Anneniz ‘Para üstünü harcama’ diye tembih etmez. Babanız ‘Ne kadar para harcıyorsun oğlum sen böyle’ demez. İsterseniz bir günde hepsini ezin. Bir kereliğine görmemişliğinizi yaşamak, sarhoşluğunu yaşamak dışında hiçbir sorun yaşamazsınız. Sonra da rayına oturur zaten..
Haa bir de bu parayla ev geçindiriyorsanız, bir de çevrenizde eskilerden kimse yoksa.. Af edersiniz de isterseniz geçindirdiğiniz o evin salonunun ortasına tüy dikin, kimse karışamaz size..:D Mabedinizdir orası sizin...
8)Ev arkadaşlarınızla sahip olduğunuz kardeşlik, bir omür boyu sürecek olan tanışıklık ise ayrı bir paha biçilemez olay…
Çoğu başarılı ortaklıklar, çoğu efsanevi girişimler, bunlar olmasa bile yaşlılıklarında, evlendikten sonra bile görüşen çoğu insanlar üniversite hayatından tanışan arkadaşlardır. Arkadaşlardan bir alt küme olarak da en içten olanları tabii ki de ev arkadaşlarıdır..:) Üniversitede yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmeyen arkadaşlarınızın değerini bilin, çünkü büyük ihtimalle birbirinizin evlilik heyecanlarını, birbirinizin çocuk sevinçlerini, birbirinizi yaşlılığını hala görüyor olacaksınız..
9)E tabi hem kızlar hem erkekler için geçerli.. Kendi mekanınızda kızlı erkekli yiyip içmenin özgürlüğü de cabası…
İnsansınız sonuçta. Bütün arkadaşlarınız erkek ya da bütün arkadaşlarınız kız mı olacak? Hep böyle kafe köşelerinde mi görüşeceksiniz..:)) Çalışarak didinerek kendinize ait bir dört duvar olmasının yararını bir kez daha görüyorsunuz sevgili okurlar..:)
10)Bakmayın siz yemek yapma konusunda yaşadığınız sıkıntılara.. 4 senelik ev hayatı size bayağı bayağı amatör eğitimi vermiş olur mutfak konusunda..:)
Ailesiyle yaşayan ya da yurtta kalan çoğu kişi hala bu beceriden yoksundur. Ama siz aç kalmamak için öyle bir öğrenirsiniz ki yemek yapmasını, yarın bir gün arkadaşlarınıza şekil olsun diye yaparsınız, parmaklarını yerler. ‘Ben ne ara böyle yemek yapmaya başladım?’ diye kendiniz de şaşırırsınız..:)
11)Alışverişte, kirada, faturada, her şeyde ama her şeyde ‘Öğrenciyiz abi’ deme özgürlüğü…
Filmlerdeki ‘Ben Amerikan vatandaşıyım.’ sözü gibi bir şey bu…:D Diğer öğrenciler de öğrenci tabi ama evde kaldığınız söyleyince daha bir acıyor insanlar size..
12)Özellikle ailesiyle kalanlarla kıyaslarsak, ailenize istediğiniz gibi yalan söyleme özgürlüğü…D
Aileniz her gün yanınızdayken ‘E hani hiç ders çalışmıyorsun hiç mi vizen finalin yok senin.’ lafları dönebilir arada sırada. Oysa öğrenci evinde kalanların şehir dışında yaşayan aileleri genelde dönemlik raporlar halinde alır bu bilançoyu. Yani bütün dönem boyunca takılıp takılıp vize zamanı sabahlarsanız, sonuç itibariyle iyi notlar almanız halinde kimse size karışmadan özgürce düzeninizi halletmiş olursunuz..:D
13)Bütün detayları saydık tek bir cümleyle özetleyebiliriz bunu: ÖZGÜRSÜNÜZ ÖZGÜR!…
Öğrenci evinin zorlukları?… E tabii ki olacak onlar. Özgürlüğün bir bedeli var sevgili dostlar.. Ne demişler: ‘Çalışmak özgürleştirir..’ Hadi Türk atasözü de olsun: ‘Zahmetsiz rahmet olmaz…:)’
Eklemek istediğiniz, bu kıskançlıktan çatlanılası avantajlar konusunda eklemek istediğiniz bir şey mi var? Ya da katılmadığınız bir konu mu? Lütfen yorum kısmında belirtin, öğrenci evlerinin avantajları gerçekten birer avantaj mı, değil mi hep birlikte görelim..:) Haa bir de beğendiyseniz yazıyı paylaşmayı unutmayın lütfen..:)
Comments