İnsan kaynakları sence ne iş yapar? Genel kanının aksine, iş görüşmeleri için telefon açan, görüşmelere katılan ya da çalışanlara “merhaba! Kovuldunuz” diyen insandan çok daha fazlasıdır insan kaynaklarında çalışanlar. Peki ne mi yaparlar?
Ne iş yapar bu “insan kaynakları departmanı” denilen grup?
Başta da bahsettiğimiz gibi insan kaynakları departmanı, e-mail’lerine düşen CV’leri incelemekten çok daha fazlasıyla yükümlüdürler. Öncelikle şirketlerin çalışan profilini belirler bu arkadaşlar. İşe alım süreci de onların sorumluluk alanına girer. Başvuran adaylar arasından, şirketin ihtiyaçlarıyla en çok eşleşen kişileri titizlikle seçerler. Mülakatlara girer ve kimi şirketlerde işe alım kararında da görev alırlar. Ama sadece bu kadar değil!
Diyelim ki, bir kurumda işe başladınız. Hangi evrakları getireceğinizi, şirket kurallarını, nasıl uyum sağlayacağını merak ediyor ve bunlar gibi 192829227 soruya kendi küçük dünyanda cevap yetiştirmeye çalışıyorsun. Halbuki tek yapman gereken, kendini insan kaynakları departmanının şefkatli kollarına bırakmak. Şirketle ilgili bilgilerin ve kuralların paylaşıldığı, şirketin tanıtıldığı oryantasyon ondan soruluyor.
Peki, çalışan işe girdikten sonraki süreçte ne yapıyorlar? Boş mu duruyor mu İK’cı arkadaşlar?
İş ilanı vermeden önce şirketin ihtiyacını saptadı, arama sürecini yönetti, adayları belirledi, görüşmeye katıldı, seçilen kişiyle oryantasyon programını gerçekleştirdi ve bu kadar mı? Tabii ki hayır! İnsan kaynaklarının en önemli görevlerinden biri de hali hazırdaki çalışanların performans analizi.
İnsan kaynakları çalışanları, kurum çalışanlarının taleplerini araştıran, eksikleri gidermek için gerekirse proje geliştiren ve kurum içi sorunlara çözümler getiren güzel insanlardır. Bu noktada amaç, verim ve performansın artırılmasıdır. Hangi şirket, işlerini çözemeyecek, performansı düşük ya da parlak bir öz geçmişe sahip olsa da, çeşitli sebeplerden mutsuz ve tatminsiz çalışanlarla ilerlemek ister ki?
Birçok şirkette, performans değerlendirmeleri de İK tarafından yürütülür. Çalışan işinden memnun mu? Peki ya direktörü onun hakkında ne düşünüyor? Şirkette görmek istediği şeyler neler? İK şirketin tüm çalışanlarıyla dönemsel olarak uzun mu uzun görüşmeler gerçekleştirir.
Daha daha?
Tatile mi çıkacaksın? Peki ya planladığın tarihler, seninle aynı görevde çalışan bir arkadaşının izin tarihiyle çakışırsa? Avansa mı ihtiyacın var? Bir sonraki maaşından ne kadar kesilmesi gerekiyor? Hangi bilgisayar kime zimmetli? Şirketin eşyaları emin ellerde mi? İK’nın kafasında deli sorular…
Vedaları da kimi zaman onlar yapıyor…
Yurt dışında “headhunter” yani “yetenek avcısı” rolleriyle tanınan İK çalışanları, ülkemizde bazı sektörlerde maalesef “işten çıkarma konuşmacısı” olarak da tanımlanabiliyor. Çoğu şirkette işten çıkarma haberini çalışana onlar veriyor. Görevleri arasında en zoru bu olsa gerek…
Nasıl İK’cı olunur?
Üniversitelerin insan kaynakları yönetimi bölümüne girebilir ya da sertifikalı uzmanlık programlarına katılabilirsin. Bu bölüm için “mutlaka falanca bölümü okumuş olmak gerek” gibi bir zorunluluk yok. Ama kendini kurum içi iletişim ve raporlama konusunda geliştirsen iyi olur! Yeri gelince yaratıcı projeler de üretmen gerekeceği için (bkz. şirket içi mutluluk ve performansı artırma) yurt dışındakileri uygulamaları da takip etmeli ve iyi bir araştırmacı olmalısın.
Eskiden daha çok büyük şirketlerde ve kurumsal yapılarda rastlanan insan kaynakları çalışanları, şimdilerde orta ölçekli şirketlerde de sık sık karşımıza çıkıyor. Bu da demek oluyor ki 10 parmaklarında 10 marifet olan insan kaynakları departmanının çalışabileceği kurum sayısı gittikçe artıyor.
Eğer okuduğun bölümden memnun değilsen, daha iletişim odaklı bir mesleğin hayalini kuruyorsan ya da henüz lise yıllarının o rahat yollarındaysan (“rahat mı?!” deme, final zamanı göreceğiz biz seni birkaç seneye!), insan kaynakları yönetimi senin için güzel bir hedef olabilir. Kariyerinde şimdiden başarılar diler, insan kaynakları yönetiminin son yılların en gözde mesleklerinden biri olduğunun altını çizeriz.
Ne iş yapar bu “insan kaynakları departmanı” denilen grup?
Başta da bahsettiğimiz gibi insan kaynakları departmanı, e-mail’lerine düşen CV’leri incelemekten çok daha fazlasıyla yükümlüdürler. Öncelikle şirketlerin çalışan profilini belirler bu arkadaşlar. İşe alım süreci de onların sorumluluk alanına girer. Başvuran adaylar arasından, şirketin ihtiyaçlarıyla en çok eşleşen kişileri titizlikle seçerler. Mülakatlara girer ve kimi şirketlerde işe alım kararında da görev alırlar. Ama sadece bu kadar değil!
Diyelim ki, bir kurumda işe başladınız. Hangi evrakları getireceğinizi, şirket kurallarını, nasıl uyum sağlayacağını merak ediyor ve bunlar gibi 192829227 soruya kendi küçük dünyanda cevap yetiştirmeye çalışıyorsun. Halbuki tek yapman gereken, kendini insan kaynakları departmanının şefkatli kollarına bırakmak. Şirketle ilgili bilgilerin ve kuralların paylaşıldığı, şirketin tanıtıldığı oryantasyon ondan soruluyor.
Peki, çalışan işe girdikten sonraki süreçte ne yapıyorlar? Boş mu duruyor mu İK’cı arkadaşlar?
İş ilanı vermeden önce şirketin ihtiyacını saptadı, arama sürecini yönetti, adayları belirledi, görüşmeye katıldı, seçilen kişiyle oryantasyon programını gerçekleştirdi ve bu kadar mı? Tabii ki hayır! İnsan kaynaklarının en önemli görevlerinden biri de hali hazırdaki çalışanların performans analizi.
İnsan kaynakları çalışanları, kurum çalışanlarının taleplerini araştıran, eksikleri gidermek için gerekirse proje geliştiren ve kurum içi sorunlara çözümler getiren güzel insanlardır. Bu noktada amaç, verim ve performansın artırılmasıdır. Hangi şirket, işlerini çözemeyecek, performansı düşük ya da parlak bir öz geçmişe sahip olsa da, çeşitli sebeplerden mutsuz ve tatminsiz çalışanlarla ilerlemek ister ki?
Birçok şirkette, performans değerlendirmeleri de İK tarafından yürütülür. Çalışan işinden memnun mu? Peki ya direktörü onun hakkında ne düşünüyor? Şirkette görmek istediği şeyler neler? İK şirketin tüm çalışanlarıyla dönemsel olarak uzun mu uzun görüşmeler gerçekleştirir.
Daha daha?
Tatile mi çıkacaksın? Peki ya planladığın tarihler, seninle aynı görevde çalışan bir arkadaşının izin tarihiyle çakışırsa? Avansa mı ihtiyacın var? Bir sonraki maaşından ne kadar kesilmesi gerekiyor? Hangi bilgisayar kime zimmetli? Şirketin eşyaları emin ellerde mi? İK’nın kafasında deli sorular…
Vedaları da kimi zaman onlar yapıyor…
Yurt dışında “headhunter” yani “yetenek avcısı” rolleriyle tanınan İK çalışanları, ülkemizde bazı sektörlerde maalesef “işten çıkarma konuşmacısı” olarak da tanımlanabiliyor. Çoğu şirkette işten çıkarma haberini çalışana onlar veriyor. Görevleri arasında en zoru bu olsa gerek…
Nasıl İK’cı olunur?
Üniversitelerin insan kaynakları yönetimi bölümüne girebilir ya da sertifikalı uzmanlık programlarına katılabilirsin. Bu bölüm için “mutlaka falanca bölümü okumuş olmak gerek” gibi bir zorunluluk yok. Ama kendini kurum içi iletişim ve raporlama konusunda geliştirsen iyi olur! Yeri gelince yaratıcı projeler de üretmen gerekeceği için (bkz. şirket içi mutluluk ve performansı artırma) yurt dışındakileri uygulamaları da takip etmeli ve iyi bir araştırmacı olmalısın.
Eskiden daha çok büyük şirketlerde ve kurumsal yapılarda rastlanan insan kaynakları çalışanları, şimdilerde orta ölçekli şirketlerde de sık sık karşımıza çıkıyor. Bu da demek oluyor ki 10 parmaklarında 10 marifet olan insan kaynakları departmanının çalışabileceği kurum sayısı gittikçe artıyor.
Eğer okuduğun bölümden memnun değilsen, daha iletişim odaklı bir mesleğin hayalini kuruyorsan ya da henüz lise yıllarının o rahat yollarındaysan (“rahat mı?!” deme, final zamanı göreceğiz biz seni birkaç seneye!), insan kaynakları yönetimi senin için güzel bir hedef olabilir. Kariyerinde şimdiden başarılar diler, insan kaynakları yönetiminin son yılların en gözde mesleklerinden biri olduğunun altını çizeriz.
Comments