KİŞİSEL GELİŞİCİLER NE DER? ÖĞRENCİLER NE ANLAR?
2000’lerde şaha kalkan alanlardan biri de kişisel gelişim oldu. Kitaplar mı istersiniz, kurslar mı, telkin kayıtları mı… Kişisel gelişim dünyasının materyalleri bitmiyor; söz konusu bu yeni sektör olunca, herkes için akan sular duruyor. Öğrenciler dahil! Gel gelelim, popüler kişisel gelişim yaklaşımları öğrenci milleti tarafından ‘biraz’ yanlış anlaşılabiliyor. Biraz mı? En iyisi örneklerden gidelim, öğrenci milletinin kişisel gelişim dünyasıyla olan imtihanından bütünlemeye kaldığı anlara saniye saniye tanıklık edelim.
“Anı yaşa, anda kal…”
“Anı yaşayayım, anda kalayım; vizeyi vizede, finali finalde çalışayım. Önemli olan anı yaşamak. Eğer şu anki güzelliklere odaklanmazsam, şimdiyi kaçıracağım. Tam da şu an karşımda olan bu güzelliklerden biri de bilgisayar oyunu olduğuna göre, demek ki ona odaklanmam gerekiyor. Vizeler mi? Ona da o zaman çalışırım. Her şey zamanında güzel.”
“Pozitif düşünce kazanır.”
“Şimdi akşam yemeğine makarna var. Paketin dörtte biri kalmış. Küçük bir ayrıntı, makarna geçen seneden kalma. İçinde bazı organizmalar türemiş ama inançla, üstesinden gelebiliriz. Ayrıca kötü düşünmemek lazım. İstersem, bu bir yıllık makarnadan harikalar yaratabilirim.”
“Başarıyı önce hayal et, sonra hayata geçir.”
“Şimdi… Vize günü gelmiş çatmış. O sabah süper uyanmışım. Hemen hazırlanıp evden çıkıyorum. Okula varıyorum. Hoca benim özgüvenimden etkileniyor. 15 dakikada 20 soruyu cevaplayıp hemen sınıftan çıkıyorum. Sıfırcı hoca şaşkın, hoca şok. Vizeden 100 alıyorum. Hayalim çok şahane olduğuna göre, artık çalışmaya falan çok da gerek yok.”
“İçindeki ışığı keşfet.”
“Çalışmalara şimdi başlasam, keşfetmeye çalışsam, birkaç sene sonra içimdeki potansiyeli kazısam; mezuniyete kadar birini bulurum herhalde. Bir sene hazırlık olsa, dört sene okul, hadi birkaç sene de kalsam… Evet, evet; kesin bulurum.”
“Yüreğinin götürdüğü yere git.”
Tam da vize zamanı yüreğim diyor ki; 10 metre ilerle, ilk sola dön, sağdan ilerle ve bir metre sonra televizyon seni bekliyor…”
“İçindeki çocuğu dinle.”
“İçimdeki velet, ısrarla kirayı etkinliklere, konserlere yatırmak istiyor. Uygun bir ajitasyon konuşmasıyla, babamı ikna edebileceğini iddia ediyor. Valla ben de onun yalancısıyım.”
“Sevgi içimizde…”
“Sevgi içimizde, sevgi hücrelerimizde. Üniversitenin ilk gününden beri sevgiyle dolup taşıyoruz. Tamam, çok güzel de, benim anlamadığım, neden bir Pelin Su’nun, şu 90-60-90 Sebla Gül’ün sevgisi dışında mesela? Hani çevreleri Mr World’lerle dolu da, o açıdan…”
“ ‘Ama’ kelimesini hayatından çıkar.”
“Ama ödevim var. Ama çıkamam, sınav yarın. Ama ev sahibi yarına kirayı istiyor, festivale gidemem. Ama benimki, onunla görüşmemi istemiyor; kesin emri var. Evet ya, bu ‘ama’lar biraz gereksiz sanki.”
“Harekete geç!”
“O zaman şimdi gidip Sebla’ya çıkma teklif ediyorum. Evet, yapabilirim. Neden bunu başaramayayım ki? En kötü ihtimalle ‘git başımdan’ der. Son 4 senedir olduğu gibi.”
“Her zaman umut vardır.”
6 dersten kalmış, disiplin cezası almış ve okuldan atılmak üzere olabilirim ama çıkmadık candan ümit kesilmez. Lütfen biraz pozitif düşünelim.”
2000’lerde şaha kalkan alanlardan biri de kişisel gelişim oldu. Kitaplar mı istersiniz, kurslar mı, telkin kayıtları mı… Kişisel gelişim dünyasının materyalleri bitmiyor; söz konusu bu yeni sektör olunca, herkes için akan sular duruyor. Öğrenciler dahil! Gel gelelim, popüler kişisel gelişim yaklaşımları öğrenci milleti tarafından ‘biraz’ yanlış anlaşılabiliyor. Biraz mı? En iyisi örneklerden gidelim, öğrenci milletinin kişisel gelişim dünyasıyla olan imtihanından bütünlemeye kaldığı anlara saniye saniye tanıklık edelim.
“Anı yaşa, anda kal…”
“Anı yaşayayım, anda kalayım; vizeyi vizede, finali finalde çalışayım. Önemli olan anı yaşamak. Eğer şu anki güzelliklere odaklanmazsam, şimdiyi kaçıracağım. Tam da şu an karşımda olan bu güzelliklerden biri de bilgisayar oyunu olduğuna göre, demek ki ona odaklanmam gerekiyor. Vizeler mi? Ona da o zaman çalışırım. Her şey zamanında güzel.”
“Pozitif düşünce kazanır.”
“Şimdi akşam yemeğine makarna var. Paketin dörtte biri kalmış. Küçük bir ayrıntı, makarna geçen seneden kalma. İçinde bazı organizmalar türemiş ama inançla, üstesinden gelebiliriz. Ayrıca kötü düşünmemek lazım. İstersem, bu bir yıllık makarnadan harikalar yaratabilirim.”
“Başarıyı önce hayal et, sonra hayata geçir.”
“Şimdi… Vize günü gelmiş çatmış. O sabah süper uyanmışım. Hemen hazırlanıp evden çıkıyorum. Okula varıyorum. Hoca benim özgüvenimden etkileniyor. 15 dakikada 20 soruyu cevaplayıp hemen sınıftan çıkıyorum. Sıfırcı hoca şaşkın, hoca şok. Vizeden 100 alıyorum. Hayalim çok şahane olduğuna göre, artık çalışmaya falan çok da gerek yok.”
“İçindeki ışığı keşfet.”
“Çalışmalara şimdi başlasam, keşfetmeye çalışsam, birkaç sene sonra içimdeki potansiyeli kazısam; mezuniyete kadar birini bulurum herhalde. Bir sene hazırlık olsa, dört sene okul, hadi birkaç sene de kalsam… Evet, evet; kesin bulurum.”
“Yüreğinin götürdüğü yere git.”
Tam da vize zamanı yüreğim diyor ki; 10 metre ilerle, ilk sola dön, sağdan ilerle ve bir metre sonra televizyon seni bekliyor…”
“İçindeki çocuğu dinle.”
“İçimdeki velet, ısrarla kirayı etkinliklere, konserlere yatırmak istiyor. Uygun bir ajitasyon konuşmasıyla, babamı ikna edebileceğini iddia ediyor. Valla ben de onun yalancısıyım.”
“Sevgi içimizde…”
“Sevgi içimizde, sevgi hücrelerimizde. Üniversitenin ilk gününden beri sevgiyle dolup taşıyoruz. Tamam, çok güzel de, benim anlamadığım, neden bir Pelin Su’nun, şu 90-60-90 Sebla Gül’ün sevgisi dışında mesela? Hani çevreleri Mr World’lerle dolu da, o açıdan…”
“ ‘Ama’ kelimesini hayatından çıkar.”
“Ama ödevim var. Ama çıkamam, sınav yarın. Ama ev sahibi yarına kirayı istiyor, festivale gidemem. Ama benimki, onunla görüşmemi istemiyor; kesin emri var. Evet ya, bu ‘ama’lar biraz gereksiz sanki.”
“Harekete geç!”
“O zaman şimdi gidip Sebla’ya çıkma teklif ediyorum. Evet, yapabilirim. Neden bunu başaramayayım ki? En kötü ihtimalle ‘git başımdan’ der. Son 4 senedir olduğu gibi.”
“Her zaman umut vardır.”
6 dersten kalmış, disiplin cezası almış ve okuldan atılmak üzere olabilirim ama çıkmadık candan ümit kesilmez. Lütfen biraz pozitif düşünelim.”
Comments