Üniversitelerin kampüsleri artık sanki eğlence merkezleri haline gelmiş durumda, aradığınız her şeyi üniversite kampüslerinde artık bulabiliyorsunuz.
Hem Türkiye’deki üniversite kampüslerini hem de yurt dışındaki bir çok üniversitenin kampüsünü ziyaret etmiş biri olarak sizin için potansiyel öğrenci bakış açısı ile kampüsleri dolaşmaya başladım.
Yolculuğuma bir vakıf üniversitesi ile başladım.
Aydın Üniversitesi
Açıkçası takside giderken kafamda milyonlarca ön yargı vardı. Neden diyeceksiniz ama ben başka bir neslin genciyim arkadaşlar☺ , ben üniversite sınavlarına girerken bu kadar çok vakıf üniversitesi yoktu. Sakın yaşımı hesaplamaya kalkışmayın, size bir tüyo bu yazıyı yazan gurme_away bir kadın☺. Tabi ki bu kadın hisseder, negatif beyin enerjisi ve sonsuz konuşma kapasitesi ile beyinlerinizi yakabilir.
Daha güvenlikten geçerken ön yargılarımda ani bir çatlak oluştu. Hayatımda gördüğüm en sempatik yurdum insanı güvenlik görevlileri beni karşıladı. Elbette tipik güvenlik soruları soruldu, çok genç gösterdiğim için☺ ziyarete geldim, dedim. Hemen içimdeki casus modunu, potansiyel öğrenci moduyla değiştirip kimliğimi bırakıp ziyaretçi kartımla turuma başladım.
Kampüste bir sürü öğrenci vardı, doğal olarak diyeceksiniz tabi ki. Doğal olmayan yüzlerinin gülmesi, öğrenci ve okul sınırları içinde gülmek kavramı bana biraz anormal geldi. Ders çalışmak kelime grubu, öğrenciyken benim kafamda hafif depresyon kelime grubu ile tanımlandığı için okul sınırları içinde gülen ve halinden memnun insanları görünce hemen tabelayı kontrol ediyorum. Yani Fatih Terim’in deyişi ile “look at the tabela” moduna giriyorum.
Baktım tamam, doğru yerdeyim.
O da ne? Yeşillik var! Dolu bir kafeterya var. Kafeteryada hoca olduğunu düşündüğüm (bk. entelektüel gözlük + cool duruş=üniversite hocası) bir adam ile kahve içen bir grup genç (öğrenci oldukları kanaatindeyim, bk. üniversite kampüsünde 18-25 yaş aralığında olduğu sanılan kişiler) sohbet ediyorlar. Kendimi Hollywood filmlerindeki kampüslerden birinde hissettim. Gülen yüzler, pırıl çil binalar, mükemmel bir kafe, dinamik bir ortam, öğrencisi ile sohbet eden karizmatik hocalar baya film sahnesi gibi…
Teknolojik üniversite derken abartmamışlar. Her yerde dijital ekranlarla yönlendirmeler var. İnanılmaz, kendimi Geleceğe Dönüş filminde gibi hissettim, sanki başka bir yere ışınlanmış gibiyim. Ya bir dakika önce taksici UBER’e sayıyordu bir dakika ne oluyoruz dedim kendi kendime. Neyse bayılırım bizim taksicilere bu arada, onların dolu dolu yurdum insanı muhabbetleri olmasa beynim donup dinlenmeyecek hiç...
Neyse nerede kalmıştım, benim beynim böyle konudan konuya atlıyor, mazur görün. Endişelisiniz biliyorum ama valla benimle evlenecek adam bile bulabildim düşünün yani, zararsızım.
Kampüste tura devam, her yerde başka dilde konuşuyorlar. Bunlar benim gıybetimi mi yapıyorlar anlamadım. Galiba yüzümden okunuyor, bu kadında dil öğrenme yeteneği yok diye. Maşallah Birleşmiş Milletler’ in dünya gençliğini burada toplamışlar: Çinli, Rus, İspanyol...
Tipik memnuniyetsiz gurme havası tabi bende hakim “ooo şekil iyi de kesin içi boştur” diyerek şöyle binaları kontrol edeyim dedim. İçerisi NASA gibi baya teknolojik aletlerle dolu, baya havalı duruyordu. Devam ettim eksik kesin vardır diyerek ama Moda Tasarımı eğitimi verilen kısım beni bitirdi. Öğrenciler her yerde ve özgürce rengarenk yapmışlar her yeri…
Kısacası memnuniyetsiz gurme, oldu kıskanç gurme bizim zamanımızda yoktu bunlar hali ile içim kıskançlık ile dolarak kös kös çıkıyorum buradan☹
Ah ah keşke tekrar genç olsam ama yok durun durun dilek olarak almayın lütfen. Bu üniversite sınavı stresi benim beynimi yakar şu an sanki… Üniversite sınavsız geçiş vs. heh tamam, dilek tamam. Keşke genç olsam ve üniversiteye sınavsız geçiş olsa aaah ahhh…
Comments