Yolculuğumun ikinci durağı bir devlet üniversitesi—ODTÜ
Bayılırım ben ODTÜ’ye, baya sevgi dolu bindim ODTÜ dolmuşuna!! Dolmuşta tıklım tıkış balık istifi halinde ve bu sıcakta kafamda tatlı düşünceler gidiyorum.
Sonunda kan ter içinde iniyorum dolmuştan, yanlış saat seçimi derken kafama bunu yazmam gerektiğini yazıyorum.
ODTÜ’de okuyacak öğrencilere birinci notum: Lütfen kampüste kalın veya ODTÜ çevresindeki güzel yerlerden birinde kalın.
Neyse tabi bir şeyler içmek ve soluklanmak için hemen kafeteryaya oturdum. Tam rahat nefes alacağım derken kediler geldi, bunlar baya insana alışık, nefessiz biçimde içeceğimi içmeye çalıştım. Sonuçta maçı kediler kazandı, içeceğimi onlara teslim ettim ve oradan ayrıldım.
(gurme_away) 0- 1 (ODTÜ kedileri)
ODTÜ’de okuyacak öğrencilere ikinci notum: Lütfen kedi savma yöntemlerini araştırın ve kendinizi geliştirin.
Neyse kampüs cennet, ben böyle bir kampüs görmedim. Ağaçlar süper, öğrenciler cin parçası, hayat sofistike akıyor ODTÜ’de.
Her şey ama her şey acayip, insanı içine çekiyor. Çimlere uzanmış gençler, hiçbir sosyal ayrım yok gibi, insan kendini başka bir ülkede sükunet içinde hissediyor. Yani nasıl giyinirsen giyin, ne düşünürsen düşün, neye inanırsan inan beraber huzur içinde yaşabilir ve üretebilirsin diyor, ODTÜ…
ODTÜ stadyumundaki kocaman “DEVRİM” yazısı ile farklı giyinişteki ama aynı üretkenlikteki gençleriyle, bir üniversitenin olması gerektiği gibi…
Üniversite, Türk Dil Kurumu’na göre bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul vb. kuruluş ve birimlerden oluşan öğretim kurumu, darülfünun olarak tanımlanıyor.
Dolayısıyla tanıma uygun, şehrin içindeki vaha ve gelişmiş ülkeler için bu tür vahalar kıymetlidir. Kıymetini bilmek lazım…
Comments