Vakıf ünversiteleri var olduğundan beri “Özel üniversiteler mi daha iyi, yoksa devler üniversitelerinden şaşmamak mı gerekir?” gibi sorular hep var olagelmiştir. Takdir edersiniz ki aslında net cevabı olan sorular değildir bunlar. Tercih edeceğiniz duruma göre, planladığınız geleceğe göre farklı farklı avantajlar ve dezavantajlar mevcut. Hadi bakalım “Özel üniversite mi yoksa devlet üniversitesi mi?” diye soralım ve maddeler halinde sıralamaya başlayalım:
1)Devlet üniversiteleri daha güvenilir bir imajı olan kurumlardır. Halkımız, hepimiz, bir şirkettense devlet babaya daha çok güveniriz. En azından bu kuşak için…:)
Yani.. Devlet üniversiteleri asırlık çınar gibidir özel üniversitelerin yanında. Hep eğitimindeki hantallıktan, hatalı yürütülen olaylardan bahsedilir fakar meslek bilen, işini iyi yapan eleman yetiştirebilmek açısından bakıldığında hiç de yabana atılır kalitede değildirler. Bilinen mesleklerde özellikle, puanınızın yüksek olması halinde son derece prestijli bir diploma, alabildiğine eğitim ve araştırma fırsatları sizi beklemektedir. Harran Üniversitesi’nde makine mühendisliği bir yana, İTÜ’de makine mühendisliği okumak bir yana değil mi?...
2)Özel üniversiteler ise adeta bir fırsatlar cennetidir. Hele ki tam burslu okuyanlar için.
Çalışma alanı olarak, kariyer olarak, özellikle çalışkan bir öğrenciyseniz size hiçbir devlet üniversitesinin sunamayacağı harika fırsatları sunar. Tabii ki Koç, Sabancı, Yeditepe, vs. vs. gibi kaliteli özel üniversitelerden bahsediyoruz. Henüz yeni kurulmuş olanlardan değil.
Şöyle ki; devlet üniversitesi okuduğunuz zaman siz bekleyen iş imkanları biraz daha klasik olabilir. Kendiniz koşturmak zorunda kalabilirsiniz, hele ki notlarınız çok yüksek değilse…
Oysa ki; özel bir üniversitede okurken, hele ki burslu okuyan ve başarılı bir öğrenciyseniz, bakın bakalım okul sonrası sizi bekleyen fırsatlara, bakın bakalım sizi bekleyen kariyere.. Özel üniversite günlük gazete gibidir arkadaşlar. Devlet 10 senede bir güncelleme yaparken, özel üniversiteler yurt dışında meydana gelen bir güncellemeyi fazla geciktirmez. Biraz daha kurumsallığa ve iş hayatına yatkın oldukları için.. Böyle bir avantajları var..
3)Devlet üniversiteleri çok daha köklü bir geçmişe sahiptir. Yeni açılanlar bir yana; 300 yıl, 400 yıl mazisi olan eğitim kurumlarından bahsediyoruz.
Mesela İTÜ; neredeyse 300 yaşında olan bir kurumdur. 1773 yılında Mühendishane-i Bahri Hümayun ismiyle kurulduğundan beri mühendislik alanında öğrenci yetiştiren teknik bir okul olmuştur. Hatta bir dönem ismi kısaca “Teknik Üniversite” olarak da bilinmiştir. Türkiye’de başka teknik üniversite yok yani düşünün…
Hal böyle olunca; 300-400 yıllık eğitim mazisine sahip olan üniversitelerin imkanları, eğitim stratejileri son derece isabetli olabilmekte, mezunlarının aldıkları diplomayla taşıdıkları fiyaka daha sağlam olabilmektedir..:)
4)Özel üniversiteler son derece inovatiftir, inanılmaz ölçüde dinamiktir.
Doğrusunu söylemek gerekirse henüz 10 yıl önce kurulmuş kaliteli bir özel üniversitenin, 300 yıllık bir devlet üniversitesine kıyasla çağa çok daha iyi uyum sağladığı, çok daha başarılı, çok daha işlevsel öğrenciler mezun ettiği bir gerçektir. Bu gerçeği göz önünde bulundurursanız özel üniversiteler sizin için son derece makul bir seçenek olabilir.
5)Devlet üniversiteleri bedavadır. Yemekleri 2 TL cıvarıdır. Çayları 75 kuruş falandır..:) Eğitim hayatı boyunca çok ciddi maddi avantaja sahip olursunuz.
Evet..:) Devlet üniversitesinde sabahtan akşama kadar vakit geçiriyorsanız eğer dışarıda harcadığınız para 500 TL’yi dahi geçmeyebilir. Mesela bir öğlen bir akşam yemeği yediğiniz zaman bile 80 TL yapıyor. Günde 10 çay içseniz bile ayda 200 TL’den az bir miktar yapıyor. Yani bu imkanlara sahip oluyorsunuz bir devlet okulu olması dolayısıyla. Eğer maddi imkanları kısıtlı bir başarılı öğrenciyseniz, zaten iyi okullar tutacaktır. Yemekhanesinden çay bahçelerine, kütüphanesinden araştırma lablarına kadar devlet üniversitesi sizin için çok cezbedicidir.
6)Özel üniversite ise tam burslu okusanız bile yemek, içecek, meşrubat gibi yönlerden aylık olarak ciddi bir gidere sebep olabilir. Hele ki tam burslu değilseniz vay halinize.. Vay ailenizin haline pardon..:)
Yani, bunu fazla uzatmaya gerek yok. Özel üniversitede tam burslu okusanız bile böyle bir dezavantjınız olacak malesef.. Tıpkı iş hayatına atılmış gibi, sodexo kullanır gibi bir masrafınız ortaya çıkacak bir anda. Zaten yıllık ücretler 30-40 bin TL'den başlıyor. Burslu değilseniz de böyle bir durum ortaya çıkıyor. Hele ki ayrı bir şehirde yaşıyorsanız işler zor olabilir sizin için… Özel üniversiteler bu konuya da el atsalar aslında devlet üniversitelerine tur bindirecekler..:)
7)Devlet niversiteleri daha gelenekseldir. Sektöre yönelik, yurt dışına yönelik bağlantılarda biraz zorlanabilirsiniz.
Dedik ya; devlet üniversiteleri yavaştır bizim ülkemizde.. Uluslararası etkinlikler, sektör öğrenci buluşmaları, vs. vs. yani temel teorik eğitimden ziyade sizi hayata ve kariyere hazırlayan etkinlikler öğrenci kulüpleri olmadığı sürece son derece kısıtlıdır. Bunu göz önünde bulundurmak isteyebilirsiniz.
8)Özel üniversiteler; hak edene sonsuz etkinlik, sonsuz bağlantı, sonus uluslararası imkanlar sunar.
Özel üniversiteler ise tam tersidir. Kurulduğu ilk yıldan itibaren kendini birkaç organizasyona, birkaç etkinliğe, hem kurucularına hem öğrencilerine faydalı olabilecek birkaç camiaya kabul ettirmiştir bile… E tabii kariyerinizde yol-su-elektrik olarak size dönecek bu...
9)Herkesin, özellikle de sayısal öğrencilerin bildiği bir dezavantaj olarak, devlet üniversiteleri fazlasıyla teoriktir. Sizi gerçekçi manada iş hayatına hazırlamak konusunda çok iyi değildir.
Malumunuz sayısal bir bölüm okuyup da hayatında devre, makine görmemiş öğrenciler olarak mezun olabiliyoruz. Satış, pazarlama yapmak isteyip de hayatında bir teklif hazırlanışı görmemiş olarak işe başlayan öğrencilerle karşılaşabilyoruz. Malesef ki devlet okullarımızın böyle bir eksiği var. Hatta biliyor musunuz? Bu, devlet üniversitelerinin tek eksiği, bu durum hallolursa özel üniversitelerin epey bir pabucu dama atılır, benden söylemesi...
10)Özel üniversiteler; devlet üniversiteleri ne kadar teorikse, onunla o kadar ters orantılı olacak şekilde pratiktir. İşlevseldir. Sizi gereksiz teorik bilgiyle doldurmaz, kariyere hazırlar.
Teorik bilgi istiyorsanız, akademik kariyer izlemeniz halinde ileri safhalarda bunları mutlaka öğreniyorsunuz zaten. İşte özel üniversiteler bu ayrımı çok iyi yapıyorlar. İhtiyacınız olanı çok daha verimli bir şekilde alıyorsunuz. Çok daha günceller, yenilikçiler, dinamikler…
Hatta 18 yaşında bir insanın hangi mesleği tercih edeceğine aslında sağlıklı bir şekilde bilmesinin mümkün olmayacağı teorisinden hareketle sizi ilk önce ‘Genel Mühendislik Fakültesi’ne sokup, burada ortak dersler aldırtıp, sonra da 2. ve 3. sınıfta hoşunuza gidenlere göre eleye eleye size makine, elektrik, bilgisayar gibi branş seçtirten Sabancı Üniversitesi gibi son derece çağdaş müfredatlar işleyen okullar bile mevcut. Varın gerisini siz düşünün yani...
Sonuç: Evet arkadaşlar; devlet üniversitelerinden ilk sıralarda olanların kalitesinin, prestijinin su götürmez bir gerçek olduğunu belirtelim ilk önce. Ama işin özünde bakacak olursanız özel üniversitelerin sizleri çağın konjonktürü gereği, dönemimizin şartları gereği geleceğe çok daha iyi hazırlayacağı, size çok daha iyi fırsatlar sunacağı da bir gerçektir. Mesela “Moleküler Biyoloji ve Genetik” gibi günlük hayatta rolü pek bilinmeyen bir bölüm devlet üniversitelerimizde aradan geçen on yıllara rağmen hala düzgün şekilde öğretilmezken, özel üniversiteler yıllar yıllar önce bu bölümü açmışlar ve pek çok Avrupa ülkesiyle yarışır vaziyette eğitim vermeye başlamışlardır. Aynı şekilde pek çok bölüm için de geçerlidir bu. Özel üniversite kısmen de olsa ticari zihniyete sahip olduğu için en yeni olanı hiçbir zaman kaçırmamaktadır.
Eskiden vakıf eğitimi sistemine fikirsel olarak şiddetle karşı çıkan birisi olarak diyorum ki; zaman geçtikçe, hayatı tanıdıkça insanların fikirleri değişebilir. Bu konuda benimki de değiştir. Eğer en kalitelilerden birinde tam burslu okuyabilecek başarıya sahip biriyseniz, özel üniversite seçin. Geleceğinizi +100 yerine en az +300 yapın. Korkmayın… Haa, yukarıdaki maddeleri de iyice düşünün tabii.
Sağlıcakla kalın, kendinize iyi bakın..:)
Comments